Yeniden Uyanışa Geçmek !
Gelişen ve değişen dünya da birçok dayatmalar sardı etrafımızı. Öyle bir sistemin esiri olmuş durumdayız ki; nerden bu hataya düştük ve nasıl kurtuluruz bilemiyoruz. İşin acı tarafı bir yanımız da zevk almıyor değil bu dayatma ve tuhaf alışkanlıklardan. Öyle bir çarka girmişiz ki ne yöne dönsek çıkamıyoruz.
Değişti artık yaşayışlarımız ve öne çıkarıp değer verdiğimiz algılarımız. Mesela artık sunum bardaklarımızın uyumu, kanepe ve halıların ton dokunuşlarını yakalayıp yakalayamaması kadar dert edinmedik uyumlu bir eş miyiz diye! Dış çekimlerde ki yakalamaya çalıştığımız o ışığın derdine yandığımız kadar, Allah( c.c) ın iç çekimimize yaptığı nazarları hiçe saydık.
Biz Müminler ilk başta sorguya çekileceğimiz nimetlerin başında gelen eş ve yuva olabilme sınavını baya savsakladık. Hal böyle olunca eşim benim günlük hayatımdaki arkadaşlarım kadar benden razı mı acaba diye düşünmedik. Ondan gelen her cefa belki de bir kurtuluş vesilemdir diye dertlenmedik.
Sohbetlerimiz ya da vaazlarımız da aileden dem vurulunca hemen hemen herkes ‘aman artık huzur mu kaldı yuvalarda? ’sorusunu sorar oldu.
Neden! Sahi neden böyle oldu? Kim bizim sığınağımız olan limanlara dinamik koydu?
Ailenin önemini bize ayetler hadisler öğretti de biz mi bu dersten kendimizi muaf tutup modanın düzenine teslim olduk. Cicili bicili süslediğimiz, iki beğeni fazla alayım diye kendimizi zorladığımız o resimlerde mi yalandı yani? Halbuki düğünümüz en gösterişlisinden, daha doğmayan bebeğimiz partilerde kendinden söz ettirecek nitelikte idi.
Televizyonlara çıktı evlerimiz! Üç kuruş fazladan altınım olsun diye en mahrem yatak odalarımızı bile gözler önüne serdi bizim gelinlerimiz. Eş yarışmalarından hiç bahsetmek bile istemiyorum. Tamamen erkeği aşağılayan, kadının en zayıf noktası olan konuşma isteğini kullanıp tüm hayatlarını ekran önüne serdiren o programlar…
Cidden neden biz böyle olduk? Mahremiyet bizim hayatımızın merkezinde iken şimdi niye sözlükler arasına tıkalı kaldı. Yıprandık bolca yorulduk. Yoruldukça çevremizde kim var kim yoksa yorduk. Sonra bir huzur arayışına koşturduk.
Biz nerde huzuru aile dışı şeyler de arar olduk? Nerde özümüzden koparılmaya çalışıp eksiltilip hiç olduk?
Bunları düşünmek, öğrenmek ve yeniden aileye yönelmek gerekiyor. Belki de işi gücü bırakıp bir çay yapıp yoldaşımız ile dertleşmek gerekiyor.
Biz neyiz? Kimiz? Hangi amaçla Dünyaya geldik ve ne için bir olmamız bize emredildi? Bunları bolca düşünmek ve artık uyanışa geçmemiz gerekiyor. Çünkü bilinmeli ki ahiretin imarı önce bu Dünya evini düzgün imar edebilmekten geçiyor.
Yeniden imar olabilmek ve imar edebilmek temennisi ile…
Yazar: Miray KABAY