Tasavvuf İlminin Amacı…
“Resulullaha (s.a.v.) ‘önce en yakın akrabanı uyar’[1] ayeti nazil olduğunda, Allah’ın (c.c.) istediğini yerine getirmiş ve şöyle konuşmuştur: ‘Ey Kureyş!
Devam“Resulullaha (s.a.v.) ‘önce en yakın akrabanı uyar’[1] ayeti nazil olduğunda, Allah’ın (c.c.) istediğini yerine getirmiş ve şöyle konuşmuştur: ‘Ey Kureyş!
DevamGenellikle Doğu kültürlerinde kırk sayısına büyük önem verilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Mûsâ’nın Tûr dağındaki mîkātını kırk gecede tamamladığı ifade edilmektedir
DevamZâhid ve mutasavvıfların en belirgin özelliklerinden biri yalnız yaşamayı tercih etmeleri ve Hak’la olmak için halktan ayrı kalmaya önem vermeleridir.
DevamSözlükte zühd “bir şeye rağbet etmemek, ona karşı ilgisiz davranmak, ondan yüz çevirmek” gibi anlamlara gelir. Malı az olan kişiye müzhid, az yemek
Devam“Kırk” anlamındaki Farsça çihl (چهل) kelimesinden gelen çile, çihle veya çille şeklinde de söylenir. Bazı tarikatlarda çile yerine yine “kırk” anlamına gelen Arapça erbaîn kelimesi kullanılmıştır.
DevamSözlükte “denetlemek, gözlemek, gözaltında tutmak, kontrol etmek” gibi mânalara gelen murâkabe tasavvufta mânevî bir hali ifade etmek üzere kullanılmış ve
Devam718’de (1318) Buhara yakınlarında daha sonra Kasrıârifân adını alacak olan Kasrıhindûvân köyünde doğdu. Hz. Peygamber’in neslinden olduğunu, dedeleri arasında İmam
Devam470’te (1077) Hazar denizinin güneybatısındaki Gîlân eyalet merkezine bağlı Neyf köyünde doğdu. Arapça’da “el-Cîlî, el-Cîlânî”, Farsça’da “Gîlî, Gîlânî”, Türkçe’de ise
DevamSözlükte “yola girmek, yolda yürümek; (bir şey) başka bir şeyin içine nüfuz etmek, katılmak, intikal etmek” anlamlarına gelen sülûk kelimesi
DevamSözlükte “bağlamak” mânasındaki rabt kökünden türeyen ve “iki şeyi birbirine bağlayan ip; alâka, bağ, münasebet” anlamlarına gelen râbıta kelimesi tasavvufta
Devam