Ramazan Ayı Önemi
Ramazan ayı; Kur’an ve oruç ayı olup, içerisinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini de barındırmasıyla izzet ve şerefi bir kat daha artan, Peygamberimiz (s.a.v.)’in “Ümmetimin ayıdır” diye vasfettiği, iyilik, tövbe, istiğfar ve sabır ayıdır.
Allah Teâlâ’nın düşmanı olan şeytan, Müslümanların oruç tutmalarıyla kahrolur. Çünkü nefsin arzuları onun vesvese ve hileleri için birer vesiledir. Yemek içmekle nefsin arzuları kuvvetlenir. Oruç, bu arzuları kırınca şeytanın insanı aldatması zorlaşır. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz bu hususa işaret ederek, “Şeytan, âdemoğlunun damarlarında, kan gibi dolaşır. Açlıkla onun yollarını daraltınız.” buyurmuştur. Allah Teâlâ’nın düşmanını kahretmekte Allah Teâlâ’nın dinine yardım etmek vardır. Allah’ın dinine yardım edene de, Allah Teâlâ yardım eder. Âyet-i kerîmede; “Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”(Muhammed, 47/7) buyrulmuştur. Gayret ederek amel yapmak kuldan, sonra hidayet ve başarı ile mükâfat vermek Allah’tandır. Bunun için âyet-i kerimede; “Bizim uğrumuzda mücâhede edenlere elbette yollarımızı gösteririz.”(el-Ankebût, 29/69.) buyrulmuştur.
Şehvetler, şeytanların tuzaklarıdır. Şehvetine kapılan kimselere şeytanlar musallat olur. Şeytanların musallat olduğu bir kimseye cemâl-i ilâhî açılmaz ve Allah’a mülâki olmaktan mahrum kalır. Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz, “Eğer şeytanlar, âdemoğullarının kalplerinde dolaşmasaydı, onlar gökler âleminin gizliliklerini görürlerdi.” buyurmuştur. İşte bu sebepten oruç, ibadetin kapısı, Cehennem’in ateşinden koruyan bir siperdir. Bir hadislerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadırlar: “Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır.”
Orucun, manevî faydalarının yanı sıra maddî, bedenî faydaları da bilinen bir hakikattir. Peygamberimiz (s.a.v.); “Oruçlunun ağız kokusu kıyamet günü, Allah yanında misk kokusundan daha hoştur.” buyurmuşlardır. Bazı tabipler bu kokuyu, sıhhat alâmeti görmüşlerdir. Onlara göre vücuttaki fazla maddeler, zayıflamış hücreler, zararlı birikimler açlık sebebiyle vücut tarafından yakılarak temizlenirler. Burna hoş gelmeyen bu koku, tabiri caizse ileride, kanser dâhil çeşitli hastalıklara sebep olabilecek zararlı maddelerin yakılmasından hâsıl olan dumanın kokusudur. Bunların oruçla yakılıp vücuttan atılması, sıhhat kaynağıdır, demişlerdir.
Mübarek üç ayların gelişiyle tüm müminlerde Allah’a itaat ve ibadet hususunda gayret belirmektedir. Bizler de bunu fırsat bilerek tembelleşen nefislerimizi Allah’a ve Rasûlüne itaat yarışına sevk etmeli, nefis muhasebesi yapmalı ve itaat hususundaki eksiklerimizi telafi edebilmek için bu mübarek ayları vesile bilmelidir. Müslümanlar olarak bu ayları kulluk şuûru içerisinde, itaat ve ibadetle değerlendirebilirsek Cenâb-ı Hakk’ın ve Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in sevgi ve rızasını kazanmaya yol bulabiliriz.
“Allah’ım! Bize Receb’i ve Şaban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur!”
Peygamber efendimiz, Ramazan-ı şerifin fazileti hakkında buyuruyor ki:
(Ramazan ayı mübarek bir aydır. Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha kıymetlidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından mahrum kalan, her hayırdan mahrum kalmış sayılır.) [Nesai]
(Ramazan ayı gelince, “Hayır ehli, hayra koş, şer ehli, kötülüklerden el çek” denir.) [Nesai]
(Ramazan gelince, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini emreder.) [Deylemi]
(Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.) [Taberani]
(Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu tutması gerekir.) [Ebu Nuaym]
(Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir.) [İ.Mansur]
(Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.) [İ.Ebiddünya]
(İslam, kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve haccetmektir.) [Müslim]
(Allahü teâlânın, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve hiç kimsenin hayaline bile gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.) [Taberani]
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nafile namaz, zikir, sadaka ve bütün nafile ibadetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir oruçluya iftar verenin günahları affolur. Cehennemden azat olur. O oruçlunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruçlunun sevabı hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafifleten, onların ibadet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur, Cehennemden azat olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resulullah, esirleri azat eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibadet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer.
Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmelidir. Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, ahireti kazanmak için fırsat bilmelidir.
Kur’an-ı kerim Ramazanda indi. Kadir gecesi bu aydadır. Ramazan-ı şerifte iftarı erken yapmak, sahuru geç yapmak sünnettir. Resulullah bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi.
İftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla her şeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir.
Hurma ile iftar etmek sünnettir. İftar edince, (Zehebez-zama’ vebtellet-il uruk ve sebet-el-ecr inşaallahü teâlâ) duasını okumak, teravih kılmak ve hatim okumak önemli sünnettir.
Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce Müslüman affolur, azat olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübarek ayda Onun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin!
Açıktan oruç yiyen, bu aya hürmet etmemiş olur. Namaz kılmayanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması gerekir. Bunların orucu kabul olur ve imanları olduğu anlaşılır.
Ramazanda oruç tutmak hakkındaki hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Ramazan orucu farz, teravih namazı ise sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibadetle geçirenin günahları affolur.) [Nesai]
(Ramazan orucunu farz bilip, sevap bekleyerek oruç tutanın günahları affolur.) [Buhari]
(Ramazan orucunu tutup ölen mümin, Cennete girer.) [Deylemi]
(Ramazan bereket ayıdır. Allah bu ayda, günahları bağışlar, duaları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrum kalır.) [Taberani]
(Ramazan ayında ailenizin nafakasını geniş tutun! Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan harcama gibi sevaptır.) [İbni Ebiddünya]
(Oruçlunun susması tesbih, uykusu ibadet, duası makbul, ameli de çok sevaptır.) [Deylemi]
(Oruçlu iken çirkin konuşmayın! Birisi size sataşırsa, “Ben oruçluyum” deyin!) [Buhari]
Ramazan-ı şerifte, oruç tutmak çok sevaptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günahtır. Hadis-i şerifte, (Özürsüz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz) buyuruldu. (Tirmizi)
Ama dini bir mazeret varsa oruç tutmamak günah olmaz.