Yılan, Havva, Adem Arasında Geçen Olaylara İslam ve Yahudiğin Bakışı
İslami literatürdeki Adem ve Havva ilişkilerini konu edinen bahislere bakıldığında genelde Havva’yı hedef gösteren ifadelere yer verildiği görülür. Özellikle Cennet’ten çıkarılışın ele alındığı bölümlerde Havva’nın yapıp ettikleriyle alakalı bir takım senaryolar üzerinde durulur. Bu senaryolardaki kurguların da etkisiyle, konu hakkında derinlemesine bilgisi olmayan müslümanların önemli bir kısmı Havva’nın Allah’a isyan eden, kışkırtıcı, baştan çıkartıcı, aldanan ve aldatan bir varlık olduğuna inanır. Buna göre, Havva hem Cennet’ten çıkarılmanın hem de insanoğlunun ölümsüzlüğü kaybedip, yaşamın zorluklarıyla karşı karşıya kalmasının baş sorumlusudur.
Biz bu araştırmayı Cennet’ten çıkarılış sürecindeki olaylarda Havva’nın gerçek rolünün ne olduğunu ortaya koymak için yaptık. Araştırmamızda Cennet’ten/Eden’den1 çıkarılışa neden olan olayları başlangıçta İslami öğretiye göre ele aldık. Bunu yaparken de öncelikle Kur’an’daki ayetlere baktık. Arkasından ikinci derecedeki kaynakları inceledik. Bu kaynaklarda karşımıza çıkan, ama Kur’an’da bulamadığımız malumatın izini sürmek ve arka planını irdelemek amacıyla Yahudi kutsal metinlerine yöneldik. Daha sonra, Yahudi ve İslam kutsal metinleri arasında karşılaştırmalar yaparak, benzer ve farklı yönleri kaydettik. Böylece, her iki öğreti arasında herhangi bir etkileşimin olup olmadığını, bir başka ifade ile İslami literatürdeki Havva karşıtı metinlerin Yahudi kültürünün etkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespit etmeye çalıştık. Çalışmamızı bu şekilde tespit, tasvir ve karşılaştırma metotlarını esas almak suretiyle apolojetik olmayan (aksine İslami literatürdeki malumatı sorgulayan, hatta eleştiren), objektif ve analitik bir bakış açısıyla hazırladık.
Araştırmamızın başında iki hususun altını çizmeliyiz. Bunlardan birincisi; araştırma ve incelemelerimiz sırasında ulaştığımız bilgileri kaydederken zaman zaman Hıristiyanlığın konu ile ilgili görüşlerine yer vermiş olmamızdır.2 Bunun sebebi; İslami eserlerde Hıristiyan öğretiden de izlerin bulunmasıdır. Aslında belirtmeliyiz ki, Hıristiyanlığın bu konudaki görüşleri, yine önemli ölçüde, Yahudilik’ten kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, Hıristiyan metinlerinden yaptığımız alıntılarda da biz bir anlamda Yahudi öğretiyi irdelemeye devam etmiş olduk.
İşaret etmek istediğimiz ikinci husus; araştırmamızı temellendirebilmemiz bakımından çalışmamızın hemen girişinde Yahudilerin ve Hıristiyanların Arap yarımadası’ndaki İslam öncesi varlıklarına çok kısa bir şekilde değinmiş olmamızdır. Böylece, araştırmamızda yapacağımız karşılaştırmalarda Yahudi- Hıristiyan kültürünün İslam’la olan münasebetini daha rahat bir şekilde ortaya koymayı amaçladık.3
Yahudilerin Arap Yarımadası’na ilk defa ne zaman geldikleri konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Ancak üzerinde ihtilaf edilmeyen husus; Yahudilerin Arabistan Yarımadası’na İslamiyet’ten asırlar önce yerleşmiş olmalarıdır.4 Arabistan’a ilk geliş konusundaki görüşlerden birisine göre, Hicaz bölgesine giriş Hz. Musa dönemindedir.5 Diğer bir görüşe göre, Babil Kralı “Buhtunnasr6”ın MÖ. 587 yılında İsrailoğularını yenip, Kudüs’ü işgal etmesi ve İsrailoğullarını köleleştirip Babil’e götürmesi sırasında Yahudi kabilelerinden bazıları Hicaz bölgesine gitmiştir.7 Bir diğer görüşe göre ise, MS. 70 yılında Suriye Rum Kayseri Titus’un Kudüs’e saldırmasından sonra bazı Yahudi kabileleri Arap Yarımadası’na göç etmişlerdir.8
[toggle title=”Yazar hakkında” state=”open” ]Hakkı Şah YASDIMAN[/toggle]