Bidat Nedir, Nasıl olur, Çeşitleri nelerdir

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:

Her kim bizim emrimize uymayan bir iş yaparsa onun ameli geçersizdir.» (Buhari, Müslim)

Bid’at kelime itibariyle sonradan ortaya çıkan şey, yenilik olup, İslam hukukuna göre örneksiz bir şey yapmak, yepyeni bir iş ortaya koymak, genel kanaata aykırı davranışta bulunmak ve daha önce benzeri olmayan bir şeyi icat etmek gibi anlamlara gelir.

Ulema arasında bid’at geniş ve dar kapsamlı olmak üzere iki ayrı şekilde mütalâa edilmiştir. Bid’atı geniş kapsamlı olarak inceleyen başta İmam Şâfiî, İmam Nevevî olmak üzere İbn Âbidin ve benzeri âlimler bu kısaca şu tarifi getirirler: “Bid’at, Resûlullah’tan Sallallahu Aleyhi Vesellem sonra ortaya çıkan herşeydir.”

Bu tarife göre, dinî özellik taşıyan amel ve davranışlarla birlikte günlük hayatla ilgili olarak sonradan ortaya çıkan yeni düşünceler, uygulama ve âdetler de bid’at olarak kabul edilmiştir.

Bu âlimler, meseleye delil olarak da şu hadisi zikrederler: “Kim benim bir sünnetimi ihya ederek insanların onunla amel etmelerine vesile olursa, o insanların kazanacağı sevaplardan hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının bir katını almış olacaktır. Kim de bir bid’at icat ederek onunla amel edilmesine sebep olursa, o bid’at ile amel edenlerin yüklenecekleri günahlardan hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir katını yüklenmiş olacaktır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 15)

Bu tarifle birlikte aynı ulema bid’atı, hasene ve seyyie olarak ikiye ayırır, yapılması mahzurlu olmayanlara bid’at-ı hasene (iyi bid’at), yapılması mahzurlu olanlara da bid’at-ı seyyie (kötü bid’at) derler. Minare ve medrese yapmak bid’at-ı hasene, kabirlerin üzerine mum yakmak da bid’at-ı seyyiedir. Buna göre, hadislerde reddedilen bid’atler, kötü bid’atlerdir.

Hz. Ömer (r.a), Mescid-i Nebevi’de teravih namazını cemaatle kılanları görünce,“Bu ne güzel bir bid’attır” diyerek teşvik etmiş ve bid’at-ı haseneyi belirtmiştir. (Buhârî, Teravih, 1)

Bid’atı dar kapsamlı olarak anlayan başta İmam Malik olmak üzere, Aynî, Beyhakî, İbn Hacer el-Askalânî ve Heytemî, İmam Birgivî ve İbn Teymiyye gibi âlimler de şu tarifi getirirler: “Bid’at, Resûlullah’tan Sallallahü Aleyhi Vesellem sonra ortaya çıkan ve dinle ilgili olup ilave veya eksiltme özelliği taşıyan herşeydir.”

Bu ulemaya göre dinle ilgisi olmayan ve dinî özellik taşımayan yeni icatlar bid’at sayılmaz. Bu bakımdan örf ve âdet türünden olan davranışlar bid’at kavramının dışında değerlendirilir.

Bu görüşün delilleri de şu hadislerdir:

İşlerin en kötüsü sonradan ihdas edilenlerdir.” (Müslim, Cum’a, 43)

Sonradan ihdas edilen herşey bid’attır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 7)

Her bid’at dalalettir.” (Müslim, Cum’a, 43)

Din namına sonradan ortaya çıkarılan şeylerden sakının. Gerçekten sonradan ortaya çıkarılan herşey bid’attır ve her bid’at de sapıklıktır. Bu durumda sizin yapmanız gereken şey, benim sünnetime ve birer hidayet ve irşad rehberi olan halifelerimin sünnetlerine sarılmanızdır.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 5)

Bid’atların doğuşuna ve yaygınlaşmasına sebep olan hususlar şunlardır:

  1. Bid’atın, bilinçli olarak üretilmesi,
  2. Cehalet, dini bilgisizlik,
  3. Kültür etkileşimi,
  4. İslâm öncesinden kalan gelenek ve görenekler,
  5. Eski dinlerden kalan alışkanlıklar,
  6. Çok sevap kazanmak veya dinî vecibeleri fazlasıyla ifa etmek düşüncesi
  7. İnsanların kaynaklara (vb. ögelere) bakmadan hareket etmesi.

admin

Soru ve görüşleiriniz için İrtibat: fikiratlasi1@gmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.