Fitne Zamanı Ne Yapmalıyız
ﻭﻋﻦ ﺃﺑﻰ ﺫﺭٍّ ﺭَﺿِﻲَ اﻟﻠّﻪُ ﻋَﻨْﻪ ﻗﺎﻝ: ]ﻗَﺎﻝَ ﺭَﺳُﻮﻝُ اﻟﻠّﻪِ # ﻳَﺎ ﺃﺑَﺎ ﺫَﺭٍّ ﻗُﻠْﺖُ: ﻟَﺒَّﻴْﻚَ ﻳَﺎ ﺭَﺳُﻮﻝَ اﻟﻠّﻪِ ﻭَﺳَﻌْﺪَﻳْﻚَ. ﻗَﺎﻝَ: ﻛَﻴْﻒ ﺃﻧْﺖَ ﺇﺫَا ﺃﺻَﺎﺏَ اﻟﻨَّﺎﺱَ ﻣَﻮْﺕٌ ﻳَﻜُﻮﻥُ اﻟْﺒَﻴْﺖُ ﻓﻴﻪِ ﺑِﺎﻟْﻮَﺻِﻴﻒِ؟ ﻗُﻠْﺖُ: ﻣَﺎ ﺧَﺎﺭَ ﻟِﻰ اﻟﻠّﻪُ
ﻭَﺭَﺳُﻮﻟُﻪُ. ﻗَﺎﻝَ: ﻋَﻠَﻴْﻚَ ﺑِﺎﻟﺼَّﺒْﺮِ، ﺃﻭْ ﻗَﺎﻝَ ﺗَﺼَﺒَّﺮْ ﺛُﻢَّ ﻗَﺎﻝَ ﻟِﻰ: ﻳَﺎ ﺃﺑَﺎ ﺫَﺭٍّ. ﻗُﻠْﺖُ: ﻟَﺒَّﻴْﻚَ ﻳَﺎ ﺭَﺳُﻮﻝَ اﻟﻠّﻪِ ﻭَﺳَﻌْﺪَﻳْﻚَ ﻗَﺎﻝ. ﻛَﻴْﻒَ ﺃﻧْﺖَ ﺇﺫَا ﺭَﺃﻳْﺖَ ﺃﺣْﺠَﺎﺭَ اﻟﺰَّﻳْﺖِ ﻗَﺪْ ﻏَﺮَﻗَﺖْ ﺑِﺎﻟﺪَّﻡِ؟ ﻗُﻠْﺖُ: ﻣَﺎ ﺧَﺎﺭَ ﻟِﻰ اﻟﻠّﻪِ ﻭَﺭَﺳُﻮﻟُﻪُ. ﻗَﺎﻝَ ﻋَﻠَﻴْﻚَ ﺑِﻤَﻦْ ﺃﻧْﺖَ ﻣِﻨْﻪُ. ﻗُﻠْﺖُ ﻳَﺎ ﺭَﺳُﻮﻝَ اﻟﻠّﻪِ: ﺃﻑََ ﺁﺧُﺬُ ﺳَﻴْﻔﻰ ﺃﺿَﻌَﻪُ ﻋَﻠﻰ ﻋَﺎﺗِﻘِﻰ. ﻗَﺎﻝَ: ﺷَﺎﺭَﻛْﺖَ اﻟْﻘَﻮْﻡَ ﺇﺫﻥ. ﻗُﻠْﺖُ: ﻓَﻤَﺎ ﺗﺄﻣُﺮُﻧِﻰ؟ ﻗَﺎﻝَ: ﺗَﻠْﺰَﻡُ ﺑَﻴْﺘَﻚَ. ﻗُﻠْﺖُ: ﻓﺈﻥْ ﺩُﺧِﻞَ ﻋَﻠَﻰًّ ﺑَﻴْﺘِﻰ؟ ﻗَﺎﻝَ: ﺇﻥْ ﺧَﺸِﻴْﺖَ ﺃﻥْ ﻳَﺒْﻬَﺮَﻙَ ﺷُﻌَﺎﻉُ اﻟﺴَّﻴْﻒِ ﻓﺄﻟْﻖِ ﺛَﻮْﺑَﻚَ ﻋَﻠﻰ ﻭَﺟْﻬِﻚَ ﻳَﺒُﻮءُ ﺑﺈﺛْﻤِﻚَ ﻭﺇﺛْﻤِﻪِ[. ﺃﺧﺮﺟﻪ ﺃﺑﻮ ﺩاﻭﺩ.ﻭاﻟﻤﺮاﺩ »ﺑﺎﻟﺒﻴﺖ« ﻫﻬُﻨَﺎ اﻟﻘﺒﺮ.ﻭ»اﻟﻮَﺻﻴﻒُ« اﻟﻌﺒﺪ، ﻭاﻟﻤﻌﻨﻰ ﺃﻥ اﻟﻘﺘﻠﻰ ﺗﻜﺜﺮ ﻟﻜﺜﺮﺓ اﻟﻔﺘﻦ ﺣﺘﻰ ﻳﺸﺘﺮﻯ ﻣﻮﺿﻊ ﻗﺒﺮ ﻳﺪﻓﻦ ﻓﻴﻪ اﻟﻤﻴﺖ ﺑﻌﺒﺪ ﻟﻀﻴﻖ اﻟﻤﻜﺎﻥ ﻋﻨﻬﻢ، ﺃﻭ ‘ﻧﻪ ﺷﺘﻐﺎﻝ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺑﺒﻌﺾ ﻳﻮﺟﺪ ﻣﻦ ﻳﺤﻔﺮ ﻗﺒﺮ ﻣﻴﺖ ﻭﻳﺪﻓﻨﻪ ﺇ ﺃﻥ ﻳﻌﻄﻲ ﻭﺻﻴﻔﺎ ﺃﻭ ﻗﻴﻤﺘﻪ .
[divider]
Resulullah (sav) seslendiler:
“Ey Ebu Zerr!” “Buyurun, Ey Allah’ın Resulü, emrinizdeyim!” dedim. “İnsanlara (kitle halinde) ölüm isabet edip, kabirlerin (ücretli) hizmetçiler tarafından kazılacağı zaman ne yapacaksın?” buyurdular. “Benim için Allah ve Resulü neyi ihtiyar buyurursa onu yaparım!” dedim. “Sabrı tavsiye ederim!” buyurdular -veya, sabredersin! dediler- ve sonra bana tekrar seslendiler: “Ey Ebu Zerr!” “Buyurun ey Allah’ın Resulü, sizi dinliyorum!” dedim. “Zeyt mıntıkasının taşları kanda boğulduğunu gördüğün zaman ne yapacaksın?” “Allah ve Resulü benim için neyi ihtiyar buyurursa onu!” dedim. “Sana kendilerinden olduğun yakınlarını tavsiye ederim!” dedi. Ben sordum: “Ey Allah’ın Resulü! (O zaman) kılıcımı alıp omuzuma koymayayım mı?” “Böyle yaparsan (fitneci) kavme ortak olursun!” buyurdular. “Bana ne emredersiniz!” dedim. “Evine çekil!” buyurdular. “Evime girilirse?” dedim. “Eğer kılıcın parıltısının seni şaşırtacağından korkarsan, elbiseni yüzüne ört. Gelen hem senin günahınla, hem de kendi günahıyla dönsün!” buyurdular.
Ravi : Hz. Ebu Zerr
Kaynak :Ebu Davud, Fiten 2, (4261), İbnu Mace, Fiten 10, (3958)
[divider]
Açıklama :
1- Bu hadis fitneye karışmayı yasaklayan hadislerden biridir. Hadisin, Begavî tarafından Mesabih’te kaydedilen veçhi biraz daha teferruatlıdır; şöyle ki:
“Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben bir gün, bir merkep üzerinde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın terkisinde idim. Medine’nin (dış) evlerini geçtiğimiz sırada bana:”Ey Ebu Zerr! Medine’ye açlık hakim olduğu; öyle ki, yatağından kalkınca açlıktan bitkin düşüp mescide kadar gidemediğin zaman ne yapacaksın?” dedi” diyerek başlayan hadis, Resûlullah’ın şu tavsiyesi ile noktalanır:[6]
“Eğer kılıcın parıltısının sana galebe çalmasından (dayanamayıp kılıca sarılıp fitneye katılmaktan) korkarsan elbisenin kenarını yüzüne çek, ta ki, (haksız yere öldürerek) senin günahınla ve kendi günahlarıyla geri dönsünler.”
2- İnsanlara (kitle halinde) ölüm nisbeti kıtlık, veba, savaş gibi sebeplerle gelecek umumi ölüm hadisesi olarak anlaşılmıştır.
3- Hadiste geçen beyt ve vasif kelimelerini anlamada şarihler bazı farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Şöyle ki:
* Mezar olarak tercüme ettiğimiz (beyt) kelimesini bazı alimler mezar olarak anlamıştır. Hattabî der ki: “Beyt, burada “mezar” demektir, vasif de hizmetçi. Murad olan mâna şudur: “İnsanlar, öylesine meşguldürler ki öleni gömmeye fırsat bulamazlar da onu gömmesi için hizmetçiye verirler, yahut ücretle gömdürürler.”
* Buradan şöyle anlayanlar da olmuştur: “Mezar yerleri öylesine dardır ki, herbir ölüleri için bir kabir yerini bir köle vererek satın alırlar.” Ancak bu ikinci te’vil tenkit edilmiş ve: “Ölüm, sağlar arasında devam etse ve fevkalade yayılarak artsa da yine böyle bir darlık hasıl olmaz. Çünkü arz geniştir” denmiştir. Ancak, hadisin Mesabih’ten kaydettiğimiz veçhinde ikinci mânayı teyid eden ibareler mevcuttur. Hadisin şerhinde imkan varsa hadisten istifade en evla yoldur. Burada o imkan mevcuttur.
* Bu ibareden şu mâna dahi çıkarılmıştır: “O zaman evler, ölümlerin çokluğu ve ikamet edeceklerin azlığı sebebiyle çokça ucuzlar. Öyle ki bir ev, aslında normal olarak bir köleden pahalı olduğu halde, bir köle mukabilinde satılır.”
* Şu mâna da çıkarılmıştır: “Evlerde önceleri çok insan mevcut olduğu halde, bu evin işini görmeye sadece bir köle kalır.”
4- Zeyt’in Medine’nin bir mahallesi veya Medine civarında bir yer adı olduğu söylenmiştir. Türbüşti: “Burası, Yezid zamanında cereyan eden meşhur hadisenin vukua geldiği Harra’da bir noktanın adıdır. Orada savaşan zalim orduların komutanı da Müslim İbnu Ukbe el-Mürri’dir. Resûlullah’ın koyduğu haramları mübah kılan heriftir. Karargahı Medine’nin batısında yer alan Harre-i garbiyye idi. Medine’nin hurmetini ihlal etti, erkekleri hep öldürdü. Orada üç gün -beş de denmiştir- talanda bulundu.”
5- “Kendinden oldukların” tabiriyle kişinin ailesi, yakınları, kavmi kastedilmiştir. Bununla “İmam”ın yani biat etmiş olduğu imamının kastedildiği de söylenmiştir. Bu durumda mâna: “İmamına ve bey’at ettiğin kimseye tabi ol” demek olur.
6- Hadiste, kişinin kılıcı alıp omuza koyması halinde, günahta fitnecilere ortak olacağı ifade edilmiştir. Öyleyse fitne şartlarında fitnecilere iştirak etmemek, günahlarına ortak olmamak için silaha sarılmamak gerekir. Aliyyu’l-Kârî der ki: “(Fitnede) hasım Müslümansa, fesad terettüp etmeyecek ise, müdafa-i nefis caizdir. Ancak hasım kafir ise, imkan nisbetinde müdafaa etmek vacib olur.”
7- “Kılıcın parıltısının galebe çalması”, kılıcı kullanmaktan kinayedir. “Elbisenin kenarıyla yüzünü örtmek”, düşmanı görüp, korkmamak içindir. Bundan maksad, “Onlar seninle savaşsa da sen onlarla savaşma, ölmeyi tercih et” demektir.
Bu taktirde, gelenler “seni öldürmüş olmanın günahı ve diğer günahlarıyla dönerler” mânası anlaşılır
[toggle title=”KAYNAK” state=”open” ]Prof. Dr. İbrahim Canan Kütüb-i Sitte / Hadis-i Şerif Ansiklopedisi [/toggle]